İşte Kur’an mucizesi!..Hıristiyanlık aleminin ulaşmak hususunda çırpındığı İsa(a.s.) hakkındaki gerçekleri, Kur’an, 14 asır evvel en makul ve en berrak bir tarzda ortaya koymuştur…Önce İsa(a.s.)’ı yanlış anlayanlara ikazla başlayan şu ayetleri zikredelim:
” Ey Kitap Ehli! Dininizde taşkınlık etmeyin ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri söylemeyin. Meryem oğlu Mesih, sadece Allah’ın elçisi, O’nun Meryem’e attığı kelimesi ve O’ndan bir ruhtur. Allah’a ve elçilerine inanın. (Allah) üçtür, demeyin. Kendi yararınıza olarak buna son verin. Çünkü Allah, bir tek tanrıdır. Haşa O, çocuk sahibi olmaktan münezzehtir(uzaktır.) / Ne Mesih, Allah’a kul olmaktan çekinir, ne de (Allah’a) yaklaştırılmış melekler. Kim O’na kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa bilsin ki O, onların hepsini kendi huzuruna toplayacaktır.” (en-Nisa, 171, 172),
ÂYETLER IŞIĞINDA İSA(a.s.)
İsa(a.s.) Mesih’tir
‘Mesih’ , İbranice aslında ‘mübarek’ manasında ‘meşih’ tir ki, İsa’nın lakabıdır. (Elmalı Tefsiri, c.2, s.362) Ayrıca ‘mesih’ ; bir şey üzerinde eli yürütmek, bir şeyden ondaki eseri gidermek demektir. Elini sürdüğü, meshettiği hastaların iyileşip kurtulmasından kinaye olarak ‘İsa Mesih’ denmiştir: “Ben (İsa), size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim; Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yeyip, ne biriktirdiğinizi size haber veririm.” (Al-i İmran, 49)
İsa(a.s.) bütün bunları, Allah’ın izniyle bir mucize olarak yaptığını söylüyor. Bunları, gerçek kurtarıcı ve Rabb’ın kendisi olarak yaptığını asla söylemiyor:
İsa(a.s.) bir insan/kul ve peygamberdir
” Meryem oğlu Mesih, bir elçiden başka bir şey değildir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Annesi de dosdoğrudur(namuslu bir annedir). İkisi de (öteki insanlar gibi) yemek yerlerdi. ” (el-Mâide, 75)
Yaşamak için yemeğe muhtaç olan nasıl tanrı olabilir?
“Andolsun, ‘Allah, ancak Meryem oğlu Mesih’tir’, diyenler elbette kafir olmuşlardır. Halbuki Mesih demişti ki: ‘Ey İsrail oğulları; benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Zira kim Allah’a ortak koşarsa muhakkak ki, Allah ona cenneti haram etmiştir ve onun varacağı yer ateştir; zalimlerin yardımcıları yoktur.” (el-Mâide, 72)
İsa(a.s.) Allah’ın kelimesidir
“Ağızdan çıkan manalı sesler veya kitapta yazılan manalı yazılar ‘ kelime ‘ olduğu gibi, aleme bir bakıldığı zaman, bakışta seçkinleşen ve gözden gönüle geçip duygu tesiri altında az-çok bir mana telkin eden varlıklar ve görünen yaratıklar da birer kelimedirler ki, Hz.İsa da bunlardan biri idi ve Meryem’e böyle bir tesirle geldi.” (Elmalı Tefsiri, c.2, S.363)
Bugünkü İncillerdeki şu ifadeler, Kur’an’ın ‘kelime’ konusunda ortaya koyduğu hakikatin ne kadar da uzağındadır: “Başlangıçta kelam(söz) var idi ve kelam Allah nezdinde idi ve kelam Allah idi…Ve kelam beden olup inayet ve hakikatle dolu olarak aramızda sakin oldu; biz de onun izzetini, Baba’nın biricik Oğlu’nun(İsa’nın) izzeti olarak gördük.” (Yuhanna, 1/1,14)
Halbuki; Kur’an ayetlerinde geçen ‘ kelime ‘ (bikelimetin: Al-i İmran, 45) , ‘bikelimetihi’ şeklinde olmadığı için nekre(belirsiz) olarak geçmiştir ve şu nükteleri ifade eder:
Evvela bu ‘kelime’ , tanınmadık, garip, adet dışı bir kelimedir. Bu sebeple İsa’nın hüviyetini teşkil eder. İkincisi, bu bir kelimedir, fakat ‘kelime’ bundan ibaret değildir. Çünkü nekreler, yaygın fertlere delalet ederler. Buna göre Allah Teala’nın daha başka kelimeleri bulunduğunu unutmamalıdır. (Kehf, 109) Öyleyse İsa(a.s.) Allah’tan bir kelimedir, fakat kelimelerin tümü değildir. Allah’tan bir kelimeye, Allah’ın bir kelimesi denebilse de, Allah denemez. İsa, bir kelime olmak üzere Allah’a bağlıdır. Bir oğul, bir çocuk olmak üzere ise ancak Meryem’e bağlıdır. (Bk. Elmalı Tefsiri, c.2, s. 363-364)
İsa(a.s.) Allah’tan bir ruhtur
Çünkü Allah, O’nunla birçok ölü kalbe hayat vermiştir. Cenab-ı Allah, bir ayette, “insana kendi ruhundan üflediğini” beyan ediyor. (es-Sâd,72) İnsanın, Allah’tan olan ve Allah’a muhtaç olan ruhuyla Rabbi arasında mâsivâ perdelerini aralayacak yüce ruh sahiplerine her zaman ihtiyaç vardır. Peygamberler ve onların varisleri(mürşid-i kamiller), sünnetullah gereği insanlara kirlenen ruhlarını temizleme yollarını göstermişlerdir.
Allah, ‘Baba’ değil; İsa da, ‘Allah’ın oğlu’ değildir
Tenkidler karşısında daima bir çıkış yolu arayan Hıristiyanlar bugün, ‘Baba Allah’ ve ‘Allah’ın oğlu’kavramlarının mecazi olduğunu söyleseler de Hıristiyanlık’ın temel inançları gözönüne alınırsa bugünkü yorumların zorlama olduğu anlaşılır. Nasıl yorumlanırsa yorumlansın, Allah ve peygamberi hakkında bu tabirleri uygun görmüyoruz. Hıristiyanlar bu hususta yanlış bir itikad içinde olmasalardı, Cenab-ı Allah onlara; “Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri söylemeyin…Haşa O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır” (en-Nisâ, 171) , şeklinde bir ikazda bulunur muydu?
Bugünkü Hıristiyanlar, ‘Allah’ın oğlu’ (*) deyimini -eski yanlış inanışa göre değil de- mecazi manada anlama merhalesine gelmişlerse, batıl teslis inancında bir nebze düzeltme yapmış sayılabilirler. Keşke teslisin diğer esaslarından da bu şekilde vazgeçebilselerdi!..Ancak İsa, onların inancına göre hala, Baba Allah’ın (ki, Baba Allah tabiri de bugün mecazi kabul edilmektedir) (*) bütün özelliklerini taşıyan görüntüsü ve aynı zamanda bir tanrı ise (ki öyle inanırlar) ; bu inanç Hıristiyanları asla şirkten ve küfür üzere kalmaktan kurtaramayacaktır. (**)
(*): “Tanrı için kullanılan ‘Baba’ tabiri çok alçaltıcıdır. Zira insan cemiyetinde kötü hatıralar bırakan aile babaları vardır. Aynı zamanda ‘Baba’ terimi cinsel ilişkileri hatırlatır; ölümü ve kendinden sonra bir varisi düşündürür. / Mecazi ve temsili manada bile olsa, hem Eski Ahid ve hem Yeni Ahid’de İsa’dan başka insanlar için ‘Tanrı’nın oğlu’ tabiri kullanılmıştır. Bu ise, ‘Biricik Oğul(İsa)’ tabiri ile tezat halindedir. / Luka’ya göre (3/38) ; Âdem, Tanrı’nın oğludur. ‘Seigneur’ kelimesinden, İsa’nın Tanrı Oğlu olduğu, yani uluhiyete iştirak ettiği anlaşılıyor ki; bu da, Allah’ın birliğine zıt düşmektedir.” (İslam ve Hıristiyanlık, s. 20)
(**): Esasen; hem Eski Ahit’te, hem de bazı Yeni Ahit ifadelerinde ‘Allah’ın oğlu’ sözü; Allah’a yakınlıktan başka bir mana taşımaz:
Eski Ahit/Çıkış’ta (4/22) , İsrail için; İ. Tarihler’de (22/10) , Hz.Süleyman için; Mezmurlar’da(2/7), Hz.Davut için ‘Allah’ın oğlu’ tabiri kullanılmaktadır.
Yeni Ahit’te ise; Baba’nın iradesini yerine getiren herkesin ‘göklerde, Allah’ın oğlu olarak çağrılacağı’ yazılmaktadır: “Düşmanlarınızı sevin ve size eza edenler için dua edin ki; siz, göklerde, Baba’nızın oğulları olasınız.” (Matta: 5/44,45) ; “Ne mutlu, sulh edicilere! Çünkü onlar; ‘Allah oğulları,’ diye çağırılacaklar.” (Matta.5/9)
Bir cevap yazın