Mü’minlerin emîri Ebû Hafs Ömer ibni Hattâb radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah’a ve Resûlü’ne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah’a ve Resûlü’ne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir.”
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:
“Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) cuma günü, sabah namazında Elif-lâm-mim Tenzîl es-Secde, ve Hel etâ alâ’l-insânî hînun mine’d-dehr sürelerini okurdu. Yine Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) cuma namazında Cuma ve Münâfikün surelerini okurdu.”
Ebu Hureyre radiyallahu anh demiştir ki : Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz “Rabbime ne kadar dua ettim de duama icabet etmedi.” diyerek acele etmediği sürece talebine cevap verilir.”
Ebu Katâde (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulüllah (aleyhissalatu vesselâm) buyurdular ki:
“Arafat günü tutulan orucun, geçen yılın ve gelecek yılın günahlarına kefaret olacağına Allah’ın rahmetinden ümidim var.”
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
“ResuluIIah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.”
Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.
Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.
Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez.”
Tirmizi’nin rivayetinde şu ziyade var: “Oraya kim girerse ebediyen susamaz.
“İslam beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduguna şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kabe’yi haccetmek, Ramazan orucu tutmak”.
Müslümanlar kardeştir. Takva hali hariç, kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur.
Resulullah (sav), evlenen bir kimseyi şöyle tebrik ederdi:
“ALLAH sana (evliliği) mübarek kılsın, üzerine bereket indirsin, ikinizin arasını hayırda birleştirsin.”
Bir adam Resûlullah’a (aleyhissalâtu vesselam) gelerek:
“Ben büyük bir günah işledim, buna tevbe imkanım var mı?” dedi.
Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselam): “Annen var mı?” diye sordu.
Adam: “Hayır yok” dedi, “Peki teyzen de mi yok?” dedi.
Adam: “Evet, var” deyince Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam):
“Öyle ise ona iyilik yap! Teyze anne makamındadır” diye emretti.
Kasten(mazeretsiz) namaz kılmayanın diğer amellerini Allahu teâlâ kabul etmez. Tövbe edinceye kadar da Allahın himayesinden uzak olur.
Peygamberimiz (s.a.v) bir gün ashabına, “Size cennetlik kadınların kimler olduğunu haber vereyim mi?” buyurdu.
Ashap, “Buyurun, haber verin ya Resûlallah” dediler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu saadeti hak eden kadınları şöyle tanıttı:
“Onlar kocalarını çok severler. Onlara çocuk verirler. Bir kızgınlık anında veya kendisine kötü davranıldığında ya da kocası ona kızdığında elini kocasının elinin üzerine koyar ve ona, işte elim elinde; sen benden razı olmadıkça uyku uyumayacağım’ der.”