Bayram Namazı Ramazan ve Kurban bayramının birinci günü kılınır. Namazdan sonra bayram hutbesi okunur. Bayram namazı 2 Rekattir, cemaat ile camide kılınır, vacip bir namazdır. Yılda iki dini bayramımız vardır: Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı
Bu namazların ikisinin de kılınış şekli aynıdır. Tek fark Ramazan bayramı namazını kılıyorsak: “Niyet ettim ALLAH rızası için Ramazan Bayramı Namazını kılmaya” diye niyet ederiz. Kurban bayramını kılıyorsak: “Niyet ettim ALLAH rızası için Kurban Bayramı Namazını kılmaya” diye niyet ederiz.
Bayram namazı 2 Rekat 9 Tekbir ile kılınır. 5 Tekbir birinci rekatta. 4 Tekbir de ikinci rekatta olmak üzere 9 tane tekbir alınır.
İzleyerek öğrenmek istiyorsanız ilgili video sayfanın alt kısmındadır.
Bayram Namazının 1. Rekatı
● Niyet Edilir
Abdest alınıp, ayakta olarak kıbleye dönülür. Ayakların arası dört parmak açıklıkta olur. Kadınlar, vücûdun şekli belli olmayacak şekilde, tepeden tırnağa kadar örtünür. Yalnız eller ve yüz açık kalır. Ellerini kol ağzından dışarı çıkarmaz. Namazda, kadınlar için en iyi örtülü olmanın en kolay şekli, ellerini de örtecek geniş bir başörtüsü ve ayaklarını da örtecek, geniş ve uzun bir etektir.
Önce niyet ederiz “Niyet ettim Allah rızası için bayram namazını kılmaya, uydum hazır olan imama “
● Tekbir Getirilir
İmam “Allahü ekber” diyerek ellerini kaldırınca cemaatde ellerini kaldırır.
Erkekler tekbîr alırken; ellerin içi kıbleye karşı ve parmak araları normal açıklıkta bulunur. Başparmaklar kulak yumuşağına değdirilerek eller yukarıya kaldırılır.
Kadınlar tekbîr alırken; ellerinin içi kıbleye karşı, parmak araları normal açıklıkta ve parmak uçları omuz hizâsına gelecek şekilde ellerini yukarıya kaldırırlar.
● Kıyam
Tekbîrden sonra eller bağlanır. Kıyamda yani ayakta iken secde edilecek yere bakılır.
Erkekler sağ elin avucu, sol elin üzerinde ve sağ elin baş ve küçük parmağı sol elin bileğini kavramış olarak ellerini göbek altında bağlarlar.
Kadınlar Sağ el sol elin üzerinde olacak şekilde ellerini göğüs üstüne koyarlar. Erkeklerde olduğu gibi sağ elin parmakları ile sol elin bileğini kavramazlar. Elleri baş örtüsünün altında tutmaya çalışmalıdır.
Ayaktayken;
-Sübhâneke okunur. Bundan sonra üç kere tekbir alinir. Tekbirlerin alinisi söyledir:
◄─────────── (1) Birinci Tekbir Alınır ───────────►
İmam yüksek sesle, cemaat da onun pesinden gizlice “Allahü ekber” diyerek (iftitah tekbirinde oldugu gibi) ellerini yukariya kaldirir.
▼
◄── Eller Salınır ──►
“Allahü ekber” dedikten sonra eller yana salınır.
◄─────────── (2) İkinci Tekbir Alınır ───────────►
İmam yüksek sesle, cemaat da onun pesinden gizlice “Allahü ekber” diyerek (iftitah tekbirinde oldugu gibi) ellerini yukariya kaldirir.
▼
◄── Eller Salınır ──►
“Allahü ekber” dedikten sonra eller yana salınır.
◄─────────── (3) Üçüncü Tekbir Alınır ───────────►
İmam yüksek sesle, cemaat da onun pesinden gizlice “Allahü ekber” diyerek (iftitah tekbirinde oldugu gibi) ellerini yukariya kaldirir.
▼
◄── Eller Bağlanır ──►
“Allahü ekber” dedikten sonra eller yana salınmadan bağlanır.
Bundan sonra imam, gizlice EûzüBesmele der, açiktan Fâtiha sûresi ve bir zamm-ı sûre okur. (Cemaat bir sey okumaz, imami dinler)
● Rükû
“Allahü ekber” diyerek rükü’a vardıktan sonra Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” denilir.
● Doğrulurken
Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” dedikten sonra, doğrulurken “Semi’allahü limen hamideh” diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta “Rabbenâ lekel-hamd” denilir.
● Secdeye Varılır
Sonra, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.
Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
● Oturulur
“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.
● Tekrar Secdeye Varılır
Tekrar, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.
Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
2. Rekat Başlanıcı
Kıyam
Secdeden “Allahü ekber” deyip ayağa kalkarız, böylece ikinci rekat başlamış olur.
Ayağa kalkınca elleri bağlarız imam gizliden Besmele çeker.
Açıktan (sesli bir şekilde), Fâtiha sûresi ni okur ve “Amin” deriz.
Ardından da zamm-ı sûrelerden birini okur. (Zamm-ı sûre, namazda okunan sûrelere denir.)
Sonra (birinci rek’atta oldugu gibi) üç kere daha tekbir alir , üçüncü tekbirden sonra eller baglanmadan, dördüncü tekbir ile rükua varilir,sonra da secdeler yapilarak oturulur.
◄─────────── (1) Birinci Tekbir Alınır ───────────►
İmam yüksek sesle, cemaat da onun pesinden gizlice “Allahü ekber” diyerek (iftitah tekbirinde oldugu gibi) ellerini yukariya kaldirir.
▼
◄── Eller Salınır ──►
“Allahü ekber” dedikten sonra eller yana salınır.
◄─────────── (2) İkinci Tekbir Alınır ───────────►
İmam yüksek sesle, cemaat da onun pesinden gizlice “Allahü ekber” diyerek (iftitah tekbirinde oldugu gibi) ellerini yukariya kaldirir.
▼
◄── Eller Salınır ──►
“Allahü ekber” dedikten sonra eller yana salınır.
◄─────────── (3) İkinci Tekbir Alınır ───────────►
İmam yüksek sesle, cemaat da onun pesinden gizlice “Allahü ekber” diyerek (iftitah tekbirinde oldugu gibi) ellerini yukariya kaldirir.
▼
◄── Eller Salınır ──►
“Allahü ekber” dedikten sonra eller yana salınır.
◄─────── (4) Dördüncü Tekbirde Rükûya Varılır ───────►
İmam dördüncü kez “Allahü ekber” dediğinde rükü’a varılır.
Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” denir.
● Rükû
“Allahü ekber” diyerek rükü’a vardıktan sonra Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” denilir.
● Doğrulurken
Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” dedikten sonra, doğrulurken “Semi’allahü limen hamideh” diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta “Rabbenâ lekel-hamd” denilir.
● Secdeye Varılır
Sonra, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.
Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
● Oturulur
“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.
● Tekrar Secdeye Varılır
Tekrar, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.
Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
● Tahiyyata Oturulur
“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.
Oturunca sırasıyla;
Ettehiyyâtü okunur,
Allâhümme Salli okunur,
Allâhümme Barik okunur,
Rabbenâ duaları ‘Rabbenâ âtina’ ve ‘Rabbenâğfirlî’ okunur.
● Selam Verme
Dualar bitince yüzümüzü önce sağ tarafa çevirerek “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” deriz. Selâm verirken omuzlara bakılır. Sonra yüzümüzü sol tarafa çevirerek “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” deriz.
Böylece sabah namazının iki rekatlık sünneti sona ermiş olur.
Namazdan sonra imam bayram hutbesini okur tesbihlerden sonra namaz sona erer.
Toplum Barisi Açisindan Bayramin Önemi
Bayram; Allah’i bir, Peygamberi bir, Kitabi bir, ayni kibleye yönelen, ayni heyecani tasiyan müslümanlarin sevinçlerini paylastigi mukaddes bir gündür.
Mü’minler; Allah’m emrini yerine getirmek maksadiyla, bir ay boyunca imsak vaktinden aksama kadar en tabii haklari olan yemeyi, içmeyi terkederek insani adeta meleklestiren oruç ibadetinin manevi zevkini duyarlar.
”Düsmanla savasin küçük cihat, nefisle savasin büyük cihat” olarak kabul edildigi bu mücadelede mü’minler büyük bir zafer kazanarak kulluk imtihaninda gösterdikleri basarinin sevincini tasirlar.
Çok mübarek bir gün olan bayramda, kutsal mekanlar olan camilerde topluca ibadet etmenin suuruna eren müslümanlarin arsa yükselen tekbir sesleri, kalblerimizdeki imanin açik bir delili, yanyana gelerek. omuz omuza vererek cemaat halinde kilinan bayram namazlari müslümanlar arasindaki birlik ve beraberligin en güzel göstergesidir.
Yüce Allah Kur’an-i Kerim’de:
”Süphesiz mü’minler birbiri ile kardestirler; öyle ise dargin olan kardeslerinizin arasini düzeltin…” (53) buyurarak bütün müslümanlarin kardes oldugunu bildirmis, birbiri ile dargin olanlar varsa, bunlarin aralarinin düzeltilmesini diger müslümanlara görev olarak vermistir .
Müslümanlarin birlik ve beraberligi üzerine titreyen Sevgili Peygamberimiz de, din kardesligine gölge düsüren davranislardan sakinmanin geregine dikkatimizi çekerek söyle buyurmustur:
”Bir müslümanin din kardesl ile üç günden fazla dargin durmasi helal olmaz.“ (54)
Darginligin uzun süre devam etmesinin, çok büyük bir günah oldugunu da su sözleri ile ifade etmistir:
”Bir kimse müslüman kardesi ile bir sene küs durursa, onun kanini dökmüs gibi günaha girmis olur.” (55)
Müslümanlarin arasinin açilmasina ve toplumda birlik ruhunun zayiflamasina sebep olan kin, haset ve düsmanlik duygularini kalplerimizden söküp atarak bunlarin yerine insan sevgisini ve kardeslik duygularini yerlestirip, darginliklara son verdigimiz takdirde, bayram iste o zaman gayesine ulasmis olacaktir.
Dinimiz bütün müslümanlari tek bir vücut olarak kabul eder, insan vücudunun bir tarafinda meydana gelen rahatsizligi vücudun diger kisimlari hissettigi gibi, dünyanin neresinde olursa olsun herhangi bir müslümanin karsilastigi sikintiyi da diger müslümanlarin yüreklerinde hissetmesi gerekir. Bugün en çok muhtaç oldugumuz sey bu suura sahip olmaktir.
.
KADINLAR İSTERLERSE BAYRAM NAMAZI KILABİLİRLER.
Diyenetin ilgili yazısı:
Cuma namazı farz-ı ayın, bayram namazları vacip, cenaze namazı ise farz-ı kifayedir. Bunlardan cuma ve bayram namazları, ancak cemaatle kılınır. Cenaze namazının cemaatle kılınması şart olmadığı gibi; ister erkek, ister kadın olsun tek bir müslümanın kılmasıyla kifai farz yerine gelmiş olur. Görüldüğü üzere, gerek mükellefiyet gerek hüküm bakımından cenaze namazında kadın ile erkek arasında hiç bir fark yoktur.
Cuma namazının farziyyetiyle ilgili ayetin (Cum'a, 62/9) kadın ve erkekleri içeren umumi hükmü sünnetle tahsis edildiği için, cuma namazı ile sadece hür, mukim ve (cuma namazına katılmaya engel olacak derecede hasta ve yaşlı olmayan) sağlıklı erkek Müslümanlar mükelleftir. Nitekim ayetin umumi hükmünden hür, mukim ve sağlıklı olmayanlara da cuma namazının farz olduğu anlaşılmakta ise de, ayetin hükmü bu yönden de tahsis edilmiştir. Nitekim bir hadis-i şerifte, "Hürriyetine sahip olmayan köle, kadın, çocuk ve hasta .müstesna olmak üzere, cemaatle cuma namazı kılmak, her müslüman üzerinde vacip bir haktır." (Ebu Davad, Salat, 168, Hadis No:1O67; Beyhekı, III, 172) buyurulmuştur. Bu itibarla kadınlar cuma namazı ile yükümlü değildir. Cuma namazının kadınlara farz olmadığı konusunda icma vardır. Asr-ı saadetten beri hiçbir İslam müçtehit ve alimi bunun aksini söylememiş, bütün İslam ülkelerinde, her dönemde uygulama da böylece devam ede gelmiştir.
Vakıa, cuma ve bayram namazları ile yükümlü olmadıkları halde kadınlar isterlerse bu namazlara katılabilirler. Bu takdirde, kendisine cuma namazı farz olmayan (mesela dinen misafir sayılan) bir kişinin cuma namazını kıldığında o günkü öğle namazını kılmasına gerek olmadığı gibi, cuma namazına katılan kadınların da ayrıca öğle namazını kılmaları gerekmez. Nitekim günümüzde beş vakit namazda ve özellikle teravihte olduğu gibi, gerek asr-ı saadette, gerek sonraki dönelerde kadınlardan çok sayıda cuma ve bayram namazlarına katılanlar olmuştur. Ancak ne Hz. Peygamber (s.a.) döneminde ne de müteakip asırlarda beş vakit namazla mükellef kadınların tamamının cuma ve bayram namazlarına katıldığı sabit değildir. Günümüzde de isteyen hanımların cami adabına uyarak camilerin kendilerine ayrılan bölümlerinde,cuma ve bayram namazı kılmalarında hiçbir sakınca yoktur.
Safların düzenlenmesine gelince:
İslami hükümlere göre, sadece namaz kılarken değil, ihtiyaç ve zaruret bulunmadıkça kadınların erkekler arasına karışmayıp, uygun olan ayrı bir yerde bulunmaları uygun olur. Bu itibarla ister cuma, ister bayram, ister cenaze, hangi namaz olursa olsun, kadınlar erkeklerle birlikte namaz kıldıkları takdirde, erkeklerden ayrı, uygun bir yerde namaza durmaları gerekir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.) namaz saflarını önce erkekler, sonra erkek çocuklar en arkada da kadınlar olmak üzere düzenlemiş; "namazda erkek saflarının en faziletlisi en önde olanı, fazileti en az olanı ise en arkada bulunanıdır. Kadın safların en faziletlisi ise en arkada kalanı, en az faziletlisi ise en önde olanıdır." (Müslim, Salat , 132;Ebu Daud, Salat, 97. Tirmiz.i, Mevakıt, 52; Nesai, İmame, 32; İbn Mace, İkame, 52) buyurmuştur. Sünnet olan safların böyle olmasıdır. Sünnete uymayarak, kadınlar erkek safları arasına karışarak imama uyarlarsa, Hanefi mezhebine göre rüku ve secdeli namazlarda kadınların arkasında ve hizasında kalan erkeklerin namazları fasit olmuş sayılır. bu duruma sebep olan kadınlar da günah işlemiş olurlar. Bu durum, rüku, ve secdesi bulunmayan cenaze namazında meydana gelirse, erkeklerin namazı fasit olmazsa da, sünnete (yani Hz. Peygamber (s.a.) 'in düzenlemesine) aykırı hareket edildiği için mekruh olur.
Kaynak: http://www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/KurulDetay.a…
harika ellerinize sağlık
allahım sen ne güüzel yaratmışsın
<3<3<3<3
çok harika